Yılın Pazarlama Duygusu: Empati

/ / PR Makaleleri

2020,  Beklenmedik ve çarpıcı bir şekilde pazarlamacıların da nasiplerini aldıkları çılgın kötü bir yıl oldu. Aşağı yukarı 10 yıllık bir büyümenin ardından birçok pazarlamacılar tüm stratejilerinde fiyatların yükseldiği dönemde ufak değişiklikler yaptılar.  2020, tüm moda eğilimlerini, stratejileri ve tüketici sezgilerini alt üst ettiğinde artık düşünce tarzında çarpıcı bir değişikliğe gidilmesinin gerekli olduğu hep birlikte görüldü. Her yeni fikir, işyeri kapanmalarına, protestolara sosyal hareketlere, politikaya, ekonomiye ve 24 saatlik haber akışı üzerinden bir değişikliğe gitme ihtiyacını beraberinde getirdi.  

Her yeni olay, tüketicilerin de bunun karşısında duygusal bir döngüyü yavaş ama dikkatli bir şekilde gayret göstererek geçirdikleri manasını taşıyordu. Artık mesajlaşma ve mesaj vermenin eskiden olduğundan çok daha fazla etkili olması gerektiği gerçeği ile karşılaştık. Birçok insan 2021 için daha dengeli, istikrarlı bir ekonomik büyüme için ümitliyken, artık tüketicilerle kurulacak iletişim stratejileri de muhtemelen var olacak bir istikrar noktasında değişmeliydi. 2021 Yılında pazarlamacıların en etkili şekilde görevlerini icra edebilmeleri için ihtiyaçları hissedecekleri duygu empati olacaktır.

Empati, bizim başkalarının duygularını anladığımız ve paylaştığımız anda vücut bulan ancak 2020 de eksikliğini hissettiğimiz bir özellikti. Psikologlar bize, özellikle de insanlar kötü performans gösterdiklerinde ya da iyi hissetmediklerinde, duygudaşlık yapmanın önemli olduğunu hatırlatıyorlar ve buna vurgu yapıyorlar. Bu şekilde olumlu duygular yaratarak insanların kendilerini değerli hissetmelerine ve anlaşıldıklarını fark etmelerine yardım etmiş olacaksınız. Uzun vadede işletmelerin başarılı olmalarında en ilişkili psikolojik itici güç, ürününüze, hizmetinize karşı yaratacağınız empatidir.

Atılacak Eylem Adımları

Toplumda birçok çılgın şeyler yaşanırken bir marka tüketicilerine nasıl duygudaşlık gösterebilir? Öncelikle tüketicileriniz hayatlarında neler yaşıyorlar ve verdiğiniz hizmet ve sunduğunuz ürünle nasıl bir etkileşim içindedirler, sorusunu kendinize yönelterek bunu anlamanız ve cevaplamanız gerekiyor. Onların ürününüze veya hizmetinize atfettikleri beğendikleri şeylere bakmanız yeterli değildir. Pazarlamacılar tüketicilerin ürün ve hizmetlerinizi almalarına, tanıtmalarına neden olan duygusal nedenlerini anlamaları lazımdır. Pazarlamacılar tüketicileri satın alma eylemine geçiren bu duygusal pencereden bakarak ürünlerini sunmadan hizmetlerini vermeye başlamadan önce konuşmalılar. Örneğin tatlı sektöründe çukulata imalatçısı ve pazarlaması yapan bir insan dünyadaki sayısız olumsuzluklarla kendini pes etme noktasında hissederken,  bir an olsun rahatlamak, mutluluk hormonlarını harekete geçirmek için bir çukulatayı ikram edebilirsiniz. Bu kendinize gösterdiğiniz son derece doğal ve samimi bir yaklaşımdır. Müşterilerinize, tüketicilerinize de bu şekilde yaklaşarak uygun stratejiler belirleyebilirsiniz. Duygudaşlık doğru stratejilerle beslendiğinde, yönetildiğinde satışlarınız, bunu bu şekilde kullanmayan rakiplerinize göre, yüzde 20 arttığı yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır.

Duygudaşlığı basitçe tüketicinin ihtiyaç durumunu anlama ve buna hitap eden duyguları ortaya çıkarma olarak tarif edebiliriz. Anketler, sosyal dinleme, odak gruplar, mülakatlar ve benzeri usullerden istifade ederek bahsi geçen konularda neyin neyi nasıl yönlendirdiğini, etkilediğini harekete geçirdiğini kolayca öğrenir ve tüketicilerinize uygulayabilirsiniz.