CUMHURİYET TARİHİNİN ilk şarap üreticilerinden Doluca’nın sahipleri Kutman Ailesi’nin üçüncü kuşak temsilcisi Sibel Kutman Oral, köklü markanın en renkli yüzlerinden.
Amerika’da modern dans ve işletme eğitimi aldıktan sonra 1998 yılında Doluca’da çalışmaya başlayan Kutman, bugün markanın satış ve pazarlamadan sorumlu yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıyor. Bu ay herkesin merakla beklediği, Doluca’nın premium şaraplarından Alçıtepe’nin yeni rekoltesini piyasaya çıkarmadan önce ailesiyle kayak tatili yapan Kutman, Amerika dönüşü Robb Reponu Karaköy’deki ofisinde ağırladı. Dans tutkusundan tatil anlayışına ve hakkında en çok merak edilenlerden biri olan, arkadaşıyla başladığı “hayatta yapılması gereken 52 şey” listesine kadar her şeyi samimiyetle anlattı. BURCU
SEVER Her yıl kayak tatiline çıkar mısınız?
Evet. Çocukluktan beri kayarım. Aile geleneği gibi bir şey.
Annem, babam, abim ve ailesi, ben, eşim ve çocuğum…
Her sene gitmeye gayret ediyoruz. Çocukluğumuzda daha çok Avrupa’da kayardık. Üniversite için Amerika’ya gittiğimizde orada kaymaya başladık. O zamandan beri bir Amerika tutkusudur gidiyor. Colorado’ya gidiyoruz genellikle. Otelde kalmayıp ev kiralıyoruz. Çok güzel kiralama sistemleri var.
Dünyada en sevdiğiniz otel hangisi?
Ne w York ve Londra’ya sık seyahat ediyorum. Hatta Nevv York ikinci evim gibi diyebilirim. Normalde hep otel değiştiririm. Benim için yeni açılan yerleri keşfetmek keyiftir. Ama bugüne kadar kaldığım en güzel otel, safari için gittiğimiz Tanzanya’daki Sasakwa Lodge. İnanılmazdı. Oteli, 20 pavilyon aslında, Sereııgeti’ııin ortasına, hemen karşınızda aslanların durduğu bir yere yapabilmiş olmaları çok etkileyici. Üstelik dünyanın herhangi bir yerindeki lüks ve teknolojik altyapıya da sahipsiniz ve müthiş bir Afrika hissiyatı içerisindesiniz. Bu yüzden beni en çok etkileyen oteldir.
Koleksiyon yapıyor musunuz?
Şarap koleksiyonu yapıyorum. Ailece topluyoruz aslında. Babamın ve abimin kavı var. Doluca’nın kavı koleksiyonumuzun dışında tabii. Sanırım hep beraber 2 bin şişeye yakın topladık. En değerlileri muhtemelen babamın koleksiyonundadır. Ama şunu söylemeliyim ki bu, yatırım amaçlı bir koleksiyon değil. Tüketim amaçlı bakıyoruz. Aynı şaraptan birkaç şişe alıp bazılarını bekleterek yıllanma farklarını görelim istiyoruz. Kavımızda bir şarap çok uzun kalmaz. En değerlilerinden biri 1^82 Château d’Yque’di. Onu özel bir günde içtik. Şarabı içmek istiyorsanız, içilmesi gereken ortamı ve nedeni yaratıyorsunuz. Zaten genellikle bizde içilme nedeni şarabın kendisidir.
Dansa ilginiz devam ediyor mu?
Hobi olarak devanı ediyor diyebilirim. Fırsat buldukça gösterileri takip ediyorum. En son Amerika’da Alvi Ailey Dance Company’yi izledim.
Hayatta yapılması gereken 52 şey listenize devam ediyor musunuz?
Ara verdik. En son 15’te kaldık. Ben doğurdum, arkadaşım iki kere doğurdu… Sırada okyanus var. Okyanusa gitmemiz lazım. Hayatımız boyunca okyanusa çok gittik ama bir gün denk getirip beraber yapmamız gerekiyor.
İyi yaşamak sizin için ne ifade ediyor?
Pişman olmadan, kaybetme korkusu yaşamadan, yarını unutmadan ama bugünün değerini bilerek yapmak istediklerinizin peşinden koşmak.
THE CUP
Reklamcılık kupası The CUP, Clemenger BBDO Melbourn Ajansı’nın
Küresel ölçekte reklamcılığın şampiyonılar ligi olarak anılan Kıtalararası Reklamcıllık Kupası The CUP’ın (İstanbul Intercontinental Advertising Cup) en iyisi olan Grandi Cup’ı Clemenger BBDO Melbourne Ajansı aldı. Yapılan açıklamaya göre, T. C. Cumhurbaşkanlığı ve Slovenya Cumhurbaşkanlığıı himayesinde, Marketing Türkiye ve MMI (Marketing Management Institute) organizasyonuyla gerçekleştirilen Kıtalararası Reklamcılık Kupası The CUP’ın açılışını Marketing Türkiye Genel Yayın Yönetmeni! GÜNSELİ ÖZEN OCAKOĞLU yaptı. Amaçlarının İstanbul’u, yaratıcı endüstrilerin cazibe merkezi haline getirmek olduğunu belirten Ocakoğlu, üç yıldır global anlamda kreatif dehaları İstanbul ile buluşturdukları organizasyonun Türkiye’de düzenlenen en kapsamlı uluslararası reklam yarışması özelliği taşıdığını kaydetti. Türkiye ekonomisinin her geçen yıl büyüdüğünü dile getiren Ocakoğlu, ” istanbul’un yaratıcı endüstrilere merkez olan birçok şehir arasından sıyrılabilmesi için, bu tür yaratıcılık zirvelerini ülkesine taşımış olması gerekiyor. Türkiye, reklam sektörüne itici güç sağlayan The CUP organizasyonuna bu yıl da ev sahibi olmanını gururunu yaşıyoruz ” ifadelerini kullandı. 30 binin üzerinde başvuru değerlendiril di Sektörün en iyilerinin belirlendiği ve bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen yarışmaya heır yıl 30 binin üzerinde başvuru değerlendirilerek, kısa listeye alınıyor. Global ölçekte en etkili reklam projesi ollmak için kıyasıya yarışan 200’e yakın aday / arasından seçilen kategori birincileri kupayı evine götürebiliyor. Bir gün süren ” yaratıcılık zirvesi’nin ardından 18 ana kategorinin yarıştığı yarışmada, 34 proje ödüle layık görüldü. Bu ajanslardan Clemenger BBDO Melbourne Ajansı, National Avustralia Bank için yaptığı ” Break Up ” projesi ile kupaların kupası olan Grand Cup’ın sahibi oldu. Etkinlikte dünyada 100’ün üzerinde ülkemde 200’den fazla ofisi bulunan reklam ajanslarından DDB Worldwide Yaratıcı Başkanı Amir Kassaei, ” Yeni Yaratıcı Devrim ” başlıklı konuşmasıyla tecrübelerini katılımcılarla paylaştı. Organizasyon kapsamında İstanbul’a gelen Slovenya Eski Cumhurbaşkanı Daniko Türk de ” Uluslararası İlişkilerde Etik ve Yaratıcılık ” başlıklı konuşmasında, etik ve yaratıcılık arasındaki hassas dengeyi deneyimleri ışığında katılımcılara aktardı.