Enerji yatırımları sürecinde alınması gereken izinlerin sadece Enerji Bakanlığı’nın uhdesinde olmadığını kaydeden Özgül Group Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk ÖZGÜL, “İzin süreçlerini birleştiren bir koordinasyon kurulu ve kurumlar arası uygulama ve mevzuat uyumlaştırması çok önemli” dedi. Hükümetin, yasal mevzuattaki boşlukları doldurup yeni düzenlemeler yapmasını olumlu bir gelişme olarak nitelendiren Özgül Group Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Özgül, bu sayede enerji alanındaki sıkıntıların büyük oranda giderildiğini vurguladı. Ancak enerji yatırımlarının sonuçlandırılmasının, sadece Enerji Bakanlığı’nın ya da EPDK’nın inisiyatifinde olmadığını belirten Özgül; “Süreç esnasında arazi temininde kamulaştırmalar için Maliye Bakanlığı, orman izinleri için Orman Bakanlığı, tarımsal alanlar için Tarım Bakanlığı, radar cihazları için Genel Kurmay Başkanlığı, TÜBİTAK, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, imar izinleri için ilgili yerel idareler veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ÇED raporları için yine Çevre Bakanlığı gibi pek çok kurum ve kuruluşun izinleri ve onayları gerekiyor. Bu nedenle tüm bu izin süreçlerini bünyesinde barındıran bir koordinasyon kurulu oluşturulması ve ilgili kurumlar arasında mevzuat uyumlaştırmasının sağlanmasının önemli olduğuna inanıyorum” mesajını verdi.
Lisans ticareti yapanlar, gerçek yatırımcıdan ayrışacak
Orman izinlerinde yaşanan ve yatırımcıları zora sokan faktörleri de değerlendiren Özgül; şöyle devam etti: “Önceki mevzuatta üretim lisansının alınması daha kolaydı. Bu nedenle, gerçek yatırımcı ile lisans ticareti yapan kişilerin ayırt edilebilmesi pek mümkün değildi. Orman izinlerinde yaşanan sıkıntının, kamuya ait orman arazilerinin gerçek yatırımcı olmayan kişilere tahsis edilmemesi yönündeki haklı gereklilikten kaynaklandığını düşünüyorum. Bu durum, ayrıştırma yapılamadığı için gerçek yatırımcıyı olumsuz etkiledi. Ancak yeni lisans yönetmeliği taslağında; başvuru için şirket asgari sermaye oranının artırılması ve teminat mektubu şartları bulunuyor. Bu şartlar sayesinde lisans ticareti yapan kişiler ayıklanacak ve konuya paralel olarak, orman izinleri alanında yaşanan sıkıntılar da kaybolacaktır.” Diğer yandan Özgül, rüzgarın “tahmin edilemez bir hammadde” olduğunu hatırlattı. Bu durumun, getiri oranının hesaplanmasını zorlaştırdığını ifade eden Özgül; “Yine de, lisans alınmasından önceki süreçte, yaklaşık 2,5 ila 3 yıllık bir rüzgar ölçüm süresi olduğunu unutmamak gerekiyor” dedi. Bu ölçümlerin ve uzun dönem veri alımının belirsizlik oranını nispeten azalttığını vurgulayan Özgül, sözlerini “Ortada bir belirsizlik oranı olsa bile, Türkiye’de ve dünyada rüzgar santrallerinin verimleri yüzde 35 civarındadır. Yatırımın cazibesi, bu verimin üzerindeki değerlere ulaşıldıkça artmaktadır” mesajıyla noktaladı.
Son yıllarda yenilenebilir enerji alanındaki yükselişiyle dikkatleri çeken Özgül Group; gelecek dönemde proje geliştirme ve yatırım faaliyetlerinde bu alandaki etkinliğini korumayı hedefliyor. Şu anda Özgül Group; doğalgaz ve kömür santrali gibi projelerin yanı sıra enerji denklemine yeni dahil olan kayagazı gibi konvensiyonel olmayan üretim tekniklerine ilişkin farklı projelerde de yer alıyor. Denizaltı kablolama konusunda Romen UPETROM Group ile stratejik ortaklığı bulunan şirketin, Alman Ferrostaal şirketi ile başlayan stratejik ortaklık görüşmeleri devam ediyor.