Markaların Güçlendirilmesi için Halkla İlişkiler ve Pazarlamanın Müşterek Hareket Etmesini Gerekli Kılan 4 Önemli Strateji

/ / PR Makaleleri

Marka itibarının korunması için halkla ilişkilere, satış yapabilmek içinde pazarlamaya odaklanma devri artık geride kaldı.  Bu geleneksel bakış açısı yerini her iki ekibin müştereken çalışacağı bir döneme bırakıyor. 

Aksini düşünenler büyük faydalar çıkacak bu çalışma yöntemini sabote ediyorlar demektir. İster çalışanlarınız, ister yatırımcılarınız, isterse gazetecileriniz veya sokakta dolaşan bir müşteriniz olsun, artan şeffaflık artık pazarlamanızın her şeyi kapsayacak şekilde ahenkli olmasını gerekli kılıyor.  

Şimdi aşağıda sıralanan bu 4 strateji bizlere neler söylüyor, bir göz atalım. 

İçerik stratejisi 

Müşterilerden gelen geri bildirimler olumlu ise onları motive etsin diye pazarlama bölümüne, olumsuz ise uyarı mahiyetinde üretim bölümüne gönderilir. Geri bildirimler değerlendirilir, uygun içerikler hazırlanır ve firma web sitesi veya sosyal medya sayfalarında müşterilere sunulur. Bu yolla müşteri katılımı artırılması hedeflenir. İçerikler sıkıcı olmaması için yenilenmeli, tazeliğinin korunması sağlanmalıdır. 

Marka varlığı stratejisi 

Katılımın sağlanması, tutarlı bir marka mevcudiyeti ile sadece bir yöne kanalize edilmelidir. Halkla ilişkilerin ve pazarlama bölümlerinin birlikte çalışması iç ve dış müşteriler için kullanılacak sloganların, logoların ve mesajların tutarlı olması sonucunu doğurur. Marka hedeflerini hangi ekip yapıyorsa yapsın, önemli olan mesajların marka içi çalışmaların uyumlu olduğunu göstermesi ve hissettirmesidir. Şirket içi çalışanlarla satışı yapılacak ürün arasında hissi bir bağ yaratılması satışlara olumlu şekilde yansıyacaktır. 

İzleyici katılımı stratejisi, 

Müşteriler artık gittikçe artan bir şekilde bilgiye erişebiliyorlar. Bu bakımdan tutarlı dâhili ve harici mesajlaşma büyük önem arz etmektedir.  Sosyal medyayı şirketin sadece markasını satan bir araç olarak görmemeliyiz onu diğer taraftan çok önemli bir kalem olan şirketin ahlakı, müşteriye ne gözle baktığı etik duruşunu da ortaya koyduğu bir alan olarak değerlendirmeliyiz.  Halkla ilişkiler ekibinin topladığı veriler müşterilerin şirketten neler istediğine ışık tuttuğundan bunların pazarlama ekibiyle paylaşılması, onlara aktarılması pazarlama ekiplerinin müşteriyle yüz yüze görüşmelerine daha hazırlıklı gitmesine olanak sağlayacaktır. 

Halkla ilişkilerle pazarlamanın kaynaşması stratejisi 

Günümüzde itibar çok önemli bir konuma geldi. İtibar olunca markanın da bir hikâyesi olduğunu sergilemek kolaylaştı. İtibar olmadan markanın hikâyesi de olmuyor. İtibar artık eskiden olduğu gibi sadece halkla ilişkilerin oluşturmaktan sorumlu olduğu bir işlev olmaktan çıktı. Geleneksel anlamda halkla ilişkiler ekibi, örneğin bir giyim firmasında marka hikâyesini oluşturmak için moda dergileriyle çalışıyor, pazarlama ekibi ise bundan ayrı son tüketicileri hedefliyor, reklamlar veriyor, pazarlama kampanyaları düzenliyordu. Bu pazarlarda büyük bir örtüşme olduğunu görüyoruz. Bir tarafta moda editörleri aynı sosyal medya hesaplarını incelerken kendi imajlarına cevap veren, ona yakın unsurları araştırıyorlar. Sonunda itibar fikri, geleneksel medyayı, şirketleri ve son tüketicileri bir geri bildirim sürecinde harmanlayan bir araca dönüştürdü. 

Çözüm 

Markaları güçlendirilmenin yolu halkla ilişkiler ve pazarlamanın birlikte çalışmasından geçmektedir.  Aksi tutumlar yani bu iki bölümü ayırmak markalaşma planına zarar veriyor. Bu durum artık daha da açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.