İletişimin global evrimi ne zaman başladı dersek, muhtemelen iki insanın bir biri ile konuşabileceği ortak bir dil yaratmasından bu güne kadar gelmemiz gerekecektir. Teknolojiyi geliştirdik, sınırlarımızı aştık, insanın yeni yerler keşfetme hevesi hiç bitmedi…
Gidebileceğimiz her yere yürüdük. Yürüyemediğimizde ‘’nasıl gideceğimizi’’ düşündük. Ulaşımı keşfettik, ticareti geliştirdik. İnsanın yeni yerlere gitme hevesi, bir ürünü pazarlama hevesi ile birleşince ‘’ticaret yolları’’ geliştirdik. Baharatları ile ünlü yollar, ipekleri ile ünlü yollar dünyayı sardı… Kültürler taşındı, diller birbirini tanıdı. Yetmedi bir başka kıta keşfettik. İnsanoğlu hep aradı, yeryüzünde aradı, denizler aşırı aradı, gökyüzünde aradı… Bu arayışlar sırasında da kendi mesajlarını her zaman ulaştırmak istedi. Tren raylarının üzerinden mesajlarını kodladı…Telegrafla savaşlarda ülkelere haber taşıdı. Radyolar, televizyonlar, gazeteler, internetin cezbedici karanlık ve hızlı ağında dünya kocaman bir oyun alanına dönüştü. Birileri global köy dediler, birileri ise sadece ‘’ dünya küçük’’.
Bugün, 2014 yılında dünya yeniden dizayn ediliyor. Artık hedef kitlemiz, denizler aşırı oluyor. Markalar bu büyük alanda, daha geniş yer kaplamak için ciddi marka yatırımları ile var olmak istiyorlar. Bugün bir havayolları şirketi, Avusturalya’da arıza yapan uçağı nedeniyle, Meksika’da tercih edilmeme sebebi oluyor. Bugün Justin Bieber’in selam vermediği bir İstanbul’lu bir genç kızın yerini, iki gün sonra Tokyo’daki genç kız alıyor. Her markanın faaliyet gösterdiği alana göre değişen iletişim parametreleri, sonucu asla etkilemiyor: Eğer iyi iş yapıyorsan, adının okyanusları geçmesine hazır ol.
‘’Eğer iyi iş yapıyorsan, adının okyanusları geçmesine hazır ol. ‘’
Artık, iyi ya da kötü hiçbir haberin gizli kalmadığı bu dünyada, algıları yöneten dev iletişim oyuncuları sahada yerlerini almaya başladılar. Artık algının ‘’global’’ yönetim devrine giriyoruz. Global algı yönetiminde hedef kitlenin olduğu yerde, kültürel yapısına hakim olup, özel bir dil geliştiren iletişim şirketleri büyük kampanyalara imza atıyorlar. Güney Amerika’dan Afrika’ya kadar birçok kıtada faaliyet gösteren uluslararası reklam ajansları, PR ajansları oyun kurallarını belirlemeye başlamışken; Türkiye’den bir marka ben de buradayım dedi.
İstanbul merkezli Manifesto İletişim Grubu, bugün dünyayı oyun alanı gören ilk ve tek Türkiye’li iletişim şirketi olma özelliği taşıyor. Her dilde aynı anlama sahip olan bir marka ismi ile dünyaya yaratıcı iletişim hizmeti sunmak için yola çıkan grup, bugün dijitalde gerçekleştirdiği yatırımlar ile de dünya markası olmanın sorumluluğunu yoğun bir ajanda ile üstleniyor. Bu hepimiz için umut verici bir gelişme diye düşünüyorum. Grubumuzu bu noktada konumlandırırken, yurt dışında giderek çoğalan ofislerimizde ‘’know-how’’ transferi şansına sahip oluyoruz. Kültürlerarası etkileşim ile var olan ekip ruhunu, eğlenceli dostluklara dönüştürüyoruz. Eğer neden bunu yapıyorsunuz diye sorarlarsa yanıtımız çok basit; ‘’oyun o kadar eğlenceliydi ki, neden başka yerlerde de oynamayalım dedik.’’
Global iletişim danışmanlığı demek, birbirinden ayrı ve yaratıcılıkta birbiri ile sürekli yarışacak ajansları tek bir çatı altında barındırmak demek… Bundan sonra ‘’oyun’’ hepimiz için daha maceralı olacak.