Brigitte Bardot, Yves Montand, Henri Matisse, Cannes Film Festivali, Côte d’Azur denilince akla gelen tek rota : Fransız Rivierası
20. yüzyılın belki de en önemli başyapıtına imza atmış olan ve şimdilerde Cannes Film Festival’inin açılış gecesinde boy gösteren Leonardo Di Caprio’nun başrolünde oynayarak harika bir performans sergilediği “Muhteşem Gatsby”’nin yazarı F. Scott Fitzgerald ve karısı Zelda, Cote D’azur’a her yıl gelir, bu sahillerde yaşar ve eğlenirlerdi.
Görkeminden hiçbir şey kaybetmeyen Eden Rock otelinde sabahlara kadar eğlenen yazar bu dönemde yaşadığı çılgın ve ihtişamlı hayatı kitaplarında anlatırdı…
Ve işte Monaco ile başlıyoruz…
Monaco’nun kalbinde efsanevi Monaco Casino’su, ünlü kafesi Le Cafe De Paris’in bulunduğu; her yıl büyük bir merakla beklenen Monaco Grand Prix Formula 1 yarışmalarının düzenlendiği Monte Carlo lüksün ve ihtişamın merkezi olarak anılıyor.
Her sene Monako sokaklarının piste dönüştürülmesiyle gerçekleşen Monaco Grand Prix Formula 1 organizasyonu özellikle Avrupa’nın cemiyet hayatı tarafından büyük ilgi görüyor. İki gün boyunca bir araba yarışı pistine dönen şehirdeki yarışları seyretmek için belki de en iyi lokasyon Fairmont Monte Carlo Hoteli’dir. Eğer bu otelde konaklıyorsanız, otelin arka cephesine bakan geniş balkonlarında yarışın en heyecan verici anlarına tanıklık edebilirsiniz. Bir yandan yarışı seyrederken bir yandan otelin executive şefi Philippe Jones’ın hazırladığı şampanya ve özel tapaslarını tadabilirsiniz. Otel, yılda sadece iki gün süren bu etkinlik için bir yıl öncesinden rezervasyon alıyor ve bu heyecan verici yarış için özel konaklama paketleri oluşturuyor. Geçen Mart ayında Viatrans’ın Quasar projesi kapsamında Türkiye’de açacağı Fairmont Hotel’in lansman gecesi yine bu görkemli otelde gerçekleşti. Monte Carlo’nun adeta bir yarış pistine dönen bu hız yarışını sahilde kıyıya demir atmış lüks teknelerde VIP bir hizmetle seyretmek de mümkün.
Monaco aynı zamanda Prens Albert’in verdiği davetlerle de meşhur. Her yıl düzenlenen Kızılhaç Balosu’na davetli olarak gelenler arasında Avrupa’nın cemiyet hayatından tanıdık simalar bulunuyor. Davetiyelerin çok zor ve yüksek bedeller ödenerek bulunduğu etkinlikten elde edilen gelir uluslararası yardım projelerine destek olmak için kullanılıyor. Bu zamana kadar Shirley Bassey ve Joe Cocker gibi ünlü sanatçıları ağırlayan baloya katılanlar arasında Avrupa’nın önemli başkentlerinde yaşayan iş adamları, Rusya’nın milyonerleri başı çekiyor.
Monte Carlo ile ilgili bir ilginç detay ise Ortaçağ köylerindeki provence tipi şatolarda gerçekleşen ihtişamlı düğünler ve organizasyonlar… Evlilik ve düğün organizasyonları için şu an en trend yerlerden biri yunan mimarisi ile dikkatleri üzerine çeken Villa-Kerylos. Tarihi eser statüsünde kabul edilen mekânın manzarası ise alabildiğine Akdeniz’in turkuazı ile kaplı.
Düğün ve ihtişam denilince akla gelen bir diğer nokta ise Chateau De Berne. Ortaçağ’dan kalma mimarisiyle, içinde barındırdığı şarap mahzeni, oteli ve spasıyla 21. yüzyıla ayak uydurmuş bir şato var karşımızda.
Avrupa’nın en önde gelen ailelerinin tercih ettiği bu devasa şatoda kır düğününden bahçe düğünü konseptine kadar birçok farklı tarzda düğün gerçekleştirebilirsiniz.
Bu lüks şatolarda ve villalarda evlenmeye karar verdiğiniz andan itibaren wedding planner şirketlerine başvuruyorsunuz. Onlar düğünün hangi saatte nerede olacağından tutun, evinizin dekorasyonu, aile ilişkilerinize kadar olan süreci yürütüyor. Size sadece bu özel düğünün keyfine varmak kalıyor.
Monte Carlo aynı zamanda gastronomik açıdan da oldukça zengin bir şehir olarak kabul ediliyor. Eğer en az iki hafta önceden rezervasyon yaptırmadıysanız içeri adım atamayacağınız Maya bu aralar oldukça trend. Japon ve Tayland mutfaklarının en seçkin örneklerini otantik bir atmosferde sunan mekan şehrin merkezinde bütün cazibe noktalarına yürüme mesafesinde yer alıyor.
Bir Monte Carlo klasiği olan Nobu ve Fairmont Monte Carlo Hotel’inin en üst katında muhteşem Akdeniz sahilini gözler önüne seren Billionaire ise halen yoğun ilgi görüyor.
Nouvelle Cousine restoran akımını Amerika’ya getiren Dünyaca ünlü şef Alain Ducasse’ın üç michelin yıldıza sahip Louis XV adındaki restoranı her yıl dünya jet sosyetesinin akınına uğruyor.
Beyazın hakim olduğu elegant dekorasyonu 400.000 şişelik şarap kavı ve Ducasse’ın özel yorumuyla sunduğu Akdeniz mutfağı sadece damaklara değil göze de hitap ediyor.
Lüksün ve ihtişamın adresi Monte Carlo’ya geriden bıraktığımızda Fransa’nın güneydoğusunda yer alan, İtalya sınırındaki Menton ise biraz Monte Carlo’nun gölgesinde kalmış; keşfedilmemiş bir hazine olarak karşımıza çıkıyor.
La Cité des Citrons’ yani Limon Şehir olarak da bilinen Fransa’nın sahil kenti Menton’ta her yıl şubat ve mart aylarında renkli ve bir o kadar da “ ekşi” bir festival düzenleniyor: Menton Limon Festivali (Fete du Citron). Her yıl 200.000’den fazla izleyiciyi kendine çeken ve eğlenceyi, yaratıcılığı ve sanatı birbiriyle buluşturan festival, dünya medyasının da ilgi odağı oluyor ve izleyicilere turunçgilin büyüleyici dünyasını keşfetme imkânı sağlıyor. Festivalde yerli sanatçıların turunçgillerle yaptığı heykel, çizgi karakter, kale, yel değirmeni gibi eserler sergilenirken sokaklar dans ve müzikle şenleniyor. Bu sahil kentindeki üç michelin yıldızlı Mirazur ise şehrin gözbebeği. Muhteşem deniz manzarası ve etkileyici menüsüyle bu küçük kentin büyük yıldızının arkasında ise şef Mauro Colagreco bulunuyor. Ünlü pariziyen restoran L’arpege’de Alain Passard’tan ilham alan Colagreco küçük mutfağında harikalar yaratıyor.
Fransız Rivierası’nda keşfedilmeyi bekleyen noktalardan birisi de Eze. Bu küçük sahil kasabası kışın sessizliğe bürünürken yazın ise oldukça hareketli. Ünlü rock grubu U2’nun solisti Bono’nun ve dünyaca ünlü The Edge grubunun evlerinin olduğu Anjuna Beach’te Hint ve Bali esintileri kendini hissettiriyor. Cote D’azur’un turkuaza çalan sahilinde keyifle vakit geçireceğiniz muhteşem bir ambians sunuyor. Yine dünyanın en iyi mutfaklarından birisine sahip olan Restaurant Eden Chevre Do’r kasabayı ziyaret eden lezzet düşkünü ve gustosu olan misafirler için adeta bir çekim noktası…
Turkuaza çalan rengi sahiliyle göz kamaştıran Nice…
Bölgenin en büyük yerleşim yeri yaklaşık 350 bin nüfusuyla Nice şehri.
Havalimanındaki uçakların çoğunluğunun özel iş jeti olması ve riviera’nın farklı noktalarına özel yolcu taşıyan sürekli hareket halindeki helikopterler de Nice’in en dikkat çekici noktası arasında yer alıyor.
Şehrin eski yerleşim bölgesi Vieux-Nice’de Akdeniz mimarisiyle dekore edilmiş rengarenk yapıları ve her gün kurulan sebze, çiçek ve ikinci el eşya pazarları, gurme restoranları ile renkli bir mozaik oluşturan Cours Saleya şehrin en önemli cazibe merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Ünlü ressam Picasso ve eserleri ile adını edebiyat tarihine altın harflerle yazdıran Marcel Pagnol, Sacha Guitry ve Hollywood’un kült filmi Leon’un başrol oyuncusu Jean Reno’nunda aralarında bulunan ünlülere ev sahipliği yapan Coco Beach Restaurant deniz, güneş ve Nice’ın adeta bir buluşma noktası ! Özel etkinlikler içinde tercih edilen Coco Beach Restaurant’ ın duvarları mekanı ziyaret eden ünlülerin fotoğrafları ile dolu…
Nice’in tam merkezinde yer alan Le Meridien Hotel tarihi Negresco Hotel’iyle beraber şehrin gözbebeği otelleri arasında yer alıyor. Terasındaki manzara ile akşamüstü kokteyllerini ve prosecco’ları ölümsüz kılan Le Meridien özellikle yazları dünya jet setini ağırlıyor.
Victor Hugo’nun ünlü mottosu ” Tanrı Suyu Yarattı; İnsanlık ise Şarabı…” ile yola çıkan Saint Julien D’aile doğanın ortasında 172 hektar alana yayılmış en kaliteli üzümlerden elde edilen şarapları tatma imkanı sunuyor. Özel düğün davet ve VIP organizasyonlara ev sahipliği yapan rustik dekorasyonu ile ön plana çıkan bu özel mekan huzuru ve dinginliği bir arada bulabileceğiniz nadir lokasyonlar arasında yer alıyor.
Ve karşınızda St. Tropez!
Nice’in yaklaşık 100km batısında yer alan St.Tropez kendi halinde küçük bir balıkçı kasabası iken kaderi 1956 yılında Brigitte Bardot’nun kocası Roger Vadim ile “Ve Tanrı Kadını Yarattı” filmini burada çekmesiyle değişmiş. Yıllar içerisinde dünya jet sosyetesinin vazgeçilmez yerlerinden birisi olan kasaba bugün de cazibesini sürdürüyor.
İlki 1981 yılında düzenlenen Les Voiles de Saint-Tropez yelken yarışı günümüzde halen Avrupa jet sosyetesinin katıldığı en önemli etkinlikler arasında yer alıyor. David Niven, Charlie Chaplin, Greta Garbo, Jean Cocteau, Brigitte Bardot gibi dönemin ünlülerini ağırlayan 1932 yılında Capello ailesi tarafından işletilen L’Auberge des Maures ise Güney Fransa’nın tipk konukseverliğini yansıtıyor.
Pablo Picasso en bilinen eserlerinden La Colombe de la Paix (Barış Güvercini) isimli imzalı tablosunu bu mekânda düğün yemeği veren Fransız şair dostu Paul Eluard’ın nikâh şahitliğini yaptığı sırada işletmeci Capello ailesine hediye ettiği söyleniyor. Mekanın girişinde yer alan tablo restorana gelen misafirleri adeta büyülüyor.
Cannes’da Yıldızlar Geçidi…
Bu yıl Muhteşem Gatsby filmiyle “muhteşem” ve görkemli bir açılışa imza atan Cannes Film Festivali her yıl bu küçük sahil kasabasında düzenleniyor. Dünya starlarının akın ettiği festivalin açılış gecesi çok özel VIP bir resepsiyonla start alıyor. Alexander Mcqueen, Versace kıyafetleri içinde kırmızı halıda boy gösteren starlar ve cemiyet hayatının önde gelenlerinin bir buluşma noktası haline getirdiği festival davetlerine davetiye bulmak neredeyse imkansız. Lüks markaların sponsorluk için birbiriyle yarıştığı festivalde başı ise Chopard gibi lüks markalar çekiyor.
Cannes sadece film ve gösteri dünyasına hizmet etmiyor. Her yıl mayıs ayında düzenlenen gayrimenkul ve iş dünyasının buluştuğu MIPIM fuarı da paha biçilmez projelerin yer aldığı önemli bir platform olarak kabul ediliyor.
Cannes, Nice gibi Fransız Rivieria’sının ünlü şehirlerinin dışında küçük ama sanat yüklü köyler de oldukça dikkat çekiyor.
Art Club Frederic Gollong, Art Seiller Gallerie, Art House Gallery gibi dünyaca ünlü galerileri küçük ara sokaklarında barındıran Saint Paul De Vence’e uğrayanların Picasso’nun eserlerinin bulunduğu La Colombe D’or’a uğramadan bu küçük köyden ayrılmamasını şiddetle tavsiye ediyorum. Rustik atmosferi ve sanat eserleriyle dolu avlusuyla özellikle bahar ve yaz aylarında adeta cennetten bir köşe! Özellikle butik davetler için biçilmiş bir lokasyon olan La Colombe D’or organik lezzetleri ve geniş şarap kavıyla da dikkat çekiyor
Fransız Riviera’sı uçsuz bucaksız bir okyanus gibi. Gezilecek, keşfedilecek çok mekan; tadacak çok lezzet var.
Cannes Film Festivali’nde yer almak; Monte Carlo Grand Prix’i beş yıldızlı otel keyfiyle en önde seyretmek işini bilen eksperler sayesinde artık çok kolay.
Cannes Film Festivali’nde yer almak; Monte Carlo Grand Prix’i beş yıldızlı otel keyfiyle en önde seyretmek işini bilen eksperler sayesinde artık çok kolay. Mart ayında Monte Carlo Fairmont Hotel’de, Viatrans’in Quasar projesi icin Türk ve Avrupa Cemiyet hayatının buluştuğu muhteşem bir VIP davete imza atan Manifesto markası, Fransız Rivierası’nda butik VIP davetlerden, geniş katılımlı organizasyonlara, gastronomik davetlerden şarap tadımı aktivitelerine kadar her şeyi sizin için düşünüyor, tasarlıyor ve yaratıyor.
Bu hizmetlere ulaşmak Manifesto’un bu ay itibariyle hizmete giren Monte Carlo’daki ofisi ile artık mümkün: www.manifesto.tc