İlk gençlik yıllarında şekillenmeye başlayan o yarı olgun hayallere, kimileri eksiksiz kavuşur.
“Şanslı” sıfatının en çok yakıştığı bu kimseler, “gerçekçi” hayaller kurdukları ve bu uğurda yeterli çabayı gösterdikleri için, ödüllendirilmişlerdir âdeta.
Doluca Şarapları’nın vitrin ismi, yönetim kurulu üyesi Sibel Kutman Oral, işte o “şanslı” kimselerden.
Ancak, belki de onun en büyük şansı, şarap üretiminde 80 yılı aşkındır devam eden aile geleneğinden ve temsil ettiği markanın sektördeki saygınlığından ileri geliyor…
“Bu, çok zor bir iş. Şarapçılık konusunda bir aile kültürümüz olmasaydı, böylesine meşakkatli bir işin üstesinden gelmek epey zor olurdu.” Sibel Kutman Oral’ın ilk cümleleri, gayet anlaşılabilir bir gerçeğe ışık tutuyor. Ülkemizdeki içki kültürü göz önüne alındığında, bu iş, “geçmişsiz” bir yapıya pek uygun değil gibi. Tabii işin bir diğer riski de var; kalitenin ve marka imajının sürdürülebilirliği. Ancak bu, Kutman Ailesi’nin şimdiki kuşağı için asla sorun değil! Sibel Kutman Oral’ın şarap işine olan tutkusu, 20’li yaşlarının başında iyice ortaya çıkıyor. Öyle ki bu tutku, aileyle gidilen mekânlarda, kendi markalarının şaraplarından kaç kişinin tükettiğini saymasına kadar varıyor. Bir ara, modern dansla ilgileniyor; New York’ta sahneye çıkmaya, turnelere kadar vardırıyor işi ama araya aile ve üzüm bağları giriyor! Tabii bir de gelecek kaygısı. “Dans hayatım devam etseydi, 35 yaşından sonra mesleğimi artık sürdürememeye başlayacaktım. Çünkü vücudumun direnci, azalacaktı. Ayrıca, o dönem, ailemin de bana ihtiyaç duyduğunu fark ettim. En büyük tutkularımdan biri, artık işim olacaktı…” diyor, Oral, geleceğiyle aldığı kararla ilgili.
Türkiye’de şarap işiyle uğraşmanın zorlukları da var elbette… “Büyük bir nüfus var, ülkemizde. Bu da potansiyel müşteri demek; hem de genç müşteri! Ayrıca, bu topraklarda, şarapçılığın köklü bir geçmişi de var. Öyle ki, şarabın anavatanı, bu topraklardır. Ancak, siyasi ve sosyal açıdan bazı aşılması güç meselelerle karşı karşıyayız; bunlar, bizi öldürmemekle birlikte, sektörün gelişimini yavaşlatıyor.” diyerek, konuyla ilgili olarak, Sibel Kutman Oral ve devam ediyor sözlerine: “Kendi yağımızla kavruluyoruz. Küresel piyasada rekabet, ancak, Türk firmalarının aynı platformda buluşmasıyla oluyor. Ortak hareket ediyoruz.
Bizi, bizden başka destekleyen yok zira. Böyle bir ortamda, üç senede geleceğimiz yere altı senede geleceğiz ama olsun; çalışamaya devam!” Oral, ülkemizdeki ortamdan bahsettikten sonra, Doluca’nın yurt dışındaki pozisyonundan da bahsediyor. Zira dediğine göre, markaları, en çok Almanya’da tercih ediliyormuş. Elbette, bundaki en büyük etkenlerden biri, oradaki Türk nüfusun yoğunluğu ama İngiltere, İskandinav ülkeleri veya Polonya’da durumun farklı olduğunu vurguluyor. Çünkü bu ülkelerin, şarap işinde pek iddialı olmadığını ve Doluca’nın oralarda var olduğundan bahsediyor,